21 Temmuz 2013 Pazar

DAĞLIK KARABAĞ SORUNU






Dağlık Karabağ hukuken bir Azerbaycan toprağı olmakla birlikte 18. yüzyıldan itibaren Rusya’nın Kafkasya’da izlediği politikaların sonucu olarak Ermenilerin bölgedeki nüfusunun artmasıyla bölge toprakları üzerinde hak iddiaları gündeme gelmiştir. Bölgede çoğunluğu elde eden Ermeniler, Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a bağlanmasını istemektedirler.

Karabağ, III. Murat zamanında Osmanlı Devleti’nin hakimiyetine girmiştir. 18. yüzyıla kadar Safeviler ile Osmanlılar arasında sıkça el değiştiren Karabağ, daha sonra tekrar İran’a bırakılmıştır. 18. yüzyılda bölgede Penah Ali Bey tarafından Karabağ Hanlığı kurulmuştur. Karabağ Hanlığı Çarlık Rusyası tarafından işgal edildiği 1826 tarihine kadar büyük ölçüde bağımsızlığını korumuştur. Rus hakimiyeti ile birlikte bölgenin demografik yapısı hızla değişmeye başlamıştır. Çarlık Rusyası Generali Sisyanov 1805 tarihinde, Çar’a gönderdiği raporda “Karabağ coğrafi bakımdan Anadolu’nun, İran’ın ve Azerbaycan’ın kapısı sayılır” demek suretiyle, bölgenin stratejik önemini belirtmiş ve burada dengeyi kendi yararlarına çevirebilmek için Müslümanların arasına Hıristiyan unsurların yerleştirilmesini önermiştir. Bu bağlamda 1825–1826 yıllarında Gacar yönetimi altındaki topraklardan (çoğunluğu günümüzdeki İran toprakları) gelen 18 bin Ermeni ve 1828’de 50 bin Ermeni (Türkmençay Anlaşması’nın 15. Maddesi Gacar yönetimi altındaki Ermenilerin bir yıl içinde Aras Nehri’nin kuzeyine, yani Rus yönetimi altındaki topraklara göç etmesini öngörmektedir) Karabağ topraklarına yerleştirilmiştir. 1828–1829 Osmanlı-Rus savaşında da Erzincan’a kadar Doğu Anadolu’yu işgal eden Rus kuvvetleri, İran’dan gelen ve sayıları 100,000’i bulan kalabalık bir Ermeni nüfusunu Erivan ve Nahçıvan bölgeleri başta olmak üzere Kafkaslara yerleştirmişlerdir. 1830’lu yıllarda Karabağ’a hem İran’dan, hem de Türkiye’den Ermeniler göç ettirilmiş ve nüfus dengesi değiştirilmeye çalışılmıştır.


Ruslar, 1828–1829 Edirne Anlaşması sonrasında Anadolu Ermenilerini ve Türkmençay Anlaşması’ndan sonra da İran Ermenilerini Kafkaslara davet ederek Karabağ’a yerleştirmişlerdir. Stratejik bir yer olan Karabağ’da çoğunluğu teşkil eden Türklere karşı Ermenileri bir güç olarak gören Ruslar, sürekli olarak Ermenileri desteklemişlerdir.

Rusların desteklemeleri sonucu bölgede sayıları artan Ermeniler, 1829–1830 yıllarında Karabağ’da bir ayaklanma başlatarak Türk yerleşim yerlerine saldırmışlardır. Ancak bölgede ciddi anlamda ilk Türk-Ermeni çatışması 1905 ihtilalinden sonra meydana gelmiştir. Bolşevik Devrimi’nin ardından bağımsızlıklarını ilan eden Azerbaycan ve Ermenistan cumhuriyetleri, bölgenin denetimini ele geçirmek için savaşmaya başlamışlardır. 1918 yılında Karabağ Ermenileri Karabağ’da daha büyük çapta bir isyan çıkarmışlar ve Türklerin evlerine, iş yerlerine saldırmışlardır. Türk ordusunun Bakü’yü alması ve Karabağ harekatına girişmesi sonucu katliam ancak durdurulabilmiştir. Mondros Mütarekesi sonrasında Türk ordusu bölgeyi terk ederken İngilizler bölgeye girmişlerdir. Önceleri bölgede Ermeni ve Gürcülere dayalı politika izleyen İngilizler, 1920 yılında Karabağ’ın Azerbaycan’a bağlı olduğunu ilan etmişlerdir.

1920 yılından itibaren Karabağ Ermenileri tekrar katliamlara girişerek Karabağ’ı Ermenistan’a bağlama girişimlerini sürdürmüşlerdir. Azerbaycan kuvvetleri Karabağ’daki Ermeni isyanını bastırmaya çalışırken Sovyet Kızıl Ordusu Bakü’ye girerek Azerbaycan Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmıştır. Azerbaycan ile Ermenistan arasında Dağlık Karabağ, Nahçıvan ve Zanzegur olmak üzere üç bölge bulunmaktaydı. Azerbaycan ile Nahçıvan’ı birbirinden ayıran Zangebur, Ermenistan’a bırakıldı. Türkiye’ye komşu olan Nahçıvan ile Azerbaycan arasına bu bölgenin sokulmasının nedeni, Azerbaycan ile Türkiye’nin komşu olmasını engellemekti. Nahçıvan; daha sonra Rusya, Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan arasında alınan bir kararla özerk cumhuriyet statüsü ile Azerbaycan’ın egemenlik alanına bırakılmıştır. Dağlık Karabağ ise, 1923’te Ruslar tarafından Azerbaycan sınırları içerisine dahil edilmiştir. Sovyet yönetimi döneminde de Karabağ’ı Ermenistan’a bağlama hayalinden vazgeçmeyen Ermeniler, her fırsatta isteklerini tekrarlamış ve fikrî hazırlığı kesintisiz sürdürmüşlerdir. 1929 yılında Azerbaycan’da milliyetçilik hareketlerinin ortaya çıkması ile birlikte Karabağ Ermenileri, yeniden Ermenistan’a bağlanma konusunda isteklerini dile getirmeye başlamışlardır. 

YAVUZ BÜLENT BAKİLER DAĞLIK KARABAĞ HAKKINDA GÖRÜŞLERİ

Karabağ sorunu, Azerbaycan ile Ermenistan arasında oldukça uzun bir tarihî geçmişe sahiptir. Halen bir çözüme kavuşturulmayı bekleyen Karabağ sorunu, katliamlar, yerinden edilmeler gibi ciddi insan hakları ihlallerine sebep olmuştur.

Karabağ, Azerbaycan’daki Kür ve Aras ırmakları ile şu anda Ermenistan sınırları içinde bulunan Gökçe Gölü arasındaki dağlık bölge ve bu bölgeye bağlı ovalardan oluşmaktadır. Bu bölge, Azerbaycan’ın diğer bölgeleri ile Ermenistan ve İran topraklarını kontrol edebilecek bir noktada bulunması nedeniyle jeopolitik öneme sahiptir. Ancak Karabağ ile Dağlık Karabağ ifadeleri aynı bölge için kullanılmamaktadır. 18.000 km2 yüzölçümüne sahip Karabağ’ın sadece 4392 km2’lik kısmını Dağlık Karabağ oluşturmaktadır. Karabağ; Ağdam, Terter, Yevlah, Füzuli, Beylegan, Kubatlı, Cebrail, Mingeçevir, Ağcabedi, Hocavend, Şuşa, Hankendi, Laçın, Kelbecer, Hanlar, Gorus, Akdere, Berde, Zengezur ve Had-rut rayonlarından oluşurken Dağlık Karabağ; Hankendi merkez olmak üzere Şuşa, Akdere, Hadrut, Hocavend ve Askeran rayonlarından oluşmaktadır.

Uzun bir tarihe sahip olan “Karabağ Sorunu”, 1980’lerin ikinci yarısında SSCB’nin dağılma sürecine girdiği dönemde Ermenistan’ın Azerbaycan’a ait Karabağ bölgesinin dağlık kısmında yeniden hak iddia etmesiyle ortaya çıkmıştır. Ermenilerin Dağlık Karabağ üzerindeki hak iddiaları burada nüfusun çoğunluğunu oluşturdukları kabulünden yola çıkmaktadır. Ermenilerin mevcut durum itibariyle Dağlık Karabağ’da çoğunluğu teşkil ettikleri bir gerçektir. 1989 sayımına göre Dağlık Karabağ nüfusunun %75’i Ermenilerden, %25’i Azerilerden oluşmaktadır. Ancak burada Ermeni sayısının artmasının temel nedeni Rusya’nın Kafkaslarda izlediği politikadır. Ayrıca Rusya için Kafkasya politikasında Ermenistan ve genel anlamda Ermenilerin vazgeçilmez oluşu Ermenilerin Dağlık Karabağ tezini güçlendirmektedir.

Diğer taraftan Azerbaycan, Dağlık Karabağ bölgesinin hukuki ve tarihî olarak kendisine ait olduğunu ileri sürmektedir. Aslında bu bir iddiadan öte uluslararası hukuk tarafından da desteklenen bir durumdur. Ancak Azerbaycan bu konuda sadece Türkiye’nin desteğini alırken, Ermeniler Rusya ve İran başta olmak üzere bölge ülkelerinin ve Batı devletlerinin desteğini sağlamış durumdadır. Bu nedenle Ermeniler “Büyük Ermenistan” hayalinin bir parçası olarak gördükleri Dağlık Karabağ’ı bırakmak istememektedirler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder